NTVRadyo'da sanatçı, akademisyen, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyircilerle ilk gösterime davetlisiniz! Onların eşliğinde, anlattıklarını dinleyerek uzak durduğumuz sanat dallarıyla tanışıyoruz.
Cumartesi 12.30, Pazar 18.30
Sanat eleştirmeni de sanatçı mıdır?
Bugün sanat eleştirmeniyle tanışıyoruz.
Kendisini “sanat eleştirmeni ve çevirmen” olarak gören, “Sanatı, okunur hale getiriyorum. Yani bir dili başka bir dile çeviriyorum” diyen Ayşegül Sönmez anlatıyor.
NEDEN AYŞEGÜL SÖNMEZ?
İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunu. Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’nde master tezini Türk resminde
Modernizme Rağmen Modern başlığında tamamladı.
İlk sanat yazılarına Anons Plastik Sanatlar dergisinde başladı. Duygu Asena ile Kim ve Negatif dergilerinde çalıştı. Milliyet, Sabah,
Radikal ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı.
AICA Uluslararası Sanat Eleştirmenliği Derneği Türkiye şubesinin başkanlığını yaptı.
2012 yılında kendi tam bağımsız kültür sanat medya organı uluslararası ENNC üyesi Sanatatak.Com’u kurdu. Sayısız eğitim programları, küratoryal müzik konseri, söyleşi ve sanat etkinlikleri düzenledi. Halen sanatatak.com’un genel yayın yönetmeni ve yazarı.
Belçika’da HISK’de lisansüstü öğrencilere, İstanbul’da özel bir üniversitede on yıl aralıksız lisans öğrencilerine çağdaş sanat üzerine dersler verdi.
Sonuncusu 2018 yılında olmak üzere, iki kere Uluslararası Kyoto Yarışması, felsefe dalında jüri üyesi oldu.
Umut Burnundan Dolaşarak (Sanatatak Yayınları), Evdeki Konuşmalar (Baksı Müzesi Yayınları), Haksız Tahrik (Alef Yayınevi) kitaplarının editörlüğünü yaptı.
“Ben Ayşegül Sönmez Çağın İçinde”yi (Sanatatak Yayınları) Fransız filozof Michel Maffesoli’nin yazdığı önsözüyle 2017 yılında yayınladı.
2020 yılında Toy Tiyatro için yazdığı Take a Message to Mary isimli tiyatro oyunuyla Kültür Bakanlığı desteğini kazandı.
Youtube’da İşsanat kanalında Türkiye İş Bankası Resim koleksiyonu üzerine inceleme yapan bir youtuber.
“Son kitabı Çağdaş Sanat Var Mı?” 2022 Kasım ayında Everest yayınlarından yayınlandı.
“Müzede Gör” serisinin ilk kitabı 2024 yılında İş Bankası Resim Heykel Müzesi tarafından yayınlandı.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#herkesesanat #ntvradyo #sanateleştirmeni #ayşegülsönmez
#HerkeseSanat
Çocukken hepimiz çamurla oynayarak şekil vermişizdir. İşte bugün o sanatla tanışıyoruz.
Ustası Sadi Diren şöyle demiş:
“Seramik, hacim olarak heykel, yüzey olarak resim ve tekniği olan bir bilim. Sanatla zanaatın birleştiği kol.”
Seramik sanatçısı Pınar Baklan, bizi seramikle tanıştırırken “Muhteşem bir sanat dalı. Öğrenmenin yolu izlemek sonra taklit etmekle başlıyor. Bu malzemeyle aslında bir defa temas eden bir daha uzaklaşamaz” diyor.
Pınar Baklan’ın örnek verdiği sanatçılar ve eserleri:
Sadi Diren: images.app.goo.gl/sLQqFagvpPaauQ2b7
Burçak Bingöl: images.app.goo.gl/DAmjbbJxWoNwTrYn6
Elif Uras: images.app.goo.gl/CwhK5si1fki51bR86
Shoji Hamada: images.app.goo.gl/FM9kHMCuBYbcd2Po8
NEDEN PINAR BAKLAN?
Pınar Baklan, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi aldı.
Yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergiler açtı, ulusal ve uluslararası karma sergilere katıldı. Uluslararası ödüller kazandı.
Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü’nde 12 yıl öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Halen Marmaris’te açtığı atölyesinde seramik malzemeyi aktif ve özgür bir tavırla deneyimlemeye ve serbest bir sanatçı olarak üretmeye devam ediyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat, Cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#herkesesanat #ntvradyo #seramik #pınarbaklan
#HerkeseSanat
🏛️
Hepimizin, kendi bedenimizle binaları yaşadığımızı, deneyimlediğimizi söylüyor mimar-araştırmacı-küratör Meriç Öner.
Bizi mimariyle tanıştırırken, seçtiği şarkılar 1962’den Amerikan banliyöleriyle ilgili “Little boxes” ve 1971’den ekolojiye dair bir şarkı “Mercy mercy me”.
NEDEN MİMARİ?
Meriç Öner, iyi bir mimari eseri, öncelikle kullanıcısını rahat ettirecek işlevi yerine getirmesiyle tanımlıyor. Bunun yanında görsel nitelikler, incelikler ve zarafeti sayıyor. Aynı zamanda bugün artık, malzemesinin sürdürülebilirliğinin de akılda tutulması gerektiğini vurguluyor.
Tek bir yapı seçecek olsa; dünyadan Portekiz’de, Porto’da mimar Alvaro Siza’nın 1966 yılında yaptığı Atlantik Okyanusu kıyısında, deniz suyundan beslenen yüzme havuzu olduğunu anlatıyor.
İKİ ÖNEMLİ MİMARİ ESER
Türkiye’den de 1968’de İstanbul Unkapanı’nda açılan İMÇ’yi sayıyor. Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler’in yaptığı bir bina. Günümüzde mevcut haliyle korunması için ciddi çaba harcandığını vurguluyor; İMÇ’nin mimarlığın sanata mekan tanıma görevini de başarıyla yerine getirdiğini, önemli eserleri, duvar panolarını, heykelleri barındırdığını anlatıyor.
Meriç Öner, girip çıktığımız binaların kullanışlı olup olmadığı, ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı, çevremizi saran yapıların gözümüzü acıtıp acıtmadığı, hatta uzun vadede bulundukları yere zarar verip vermediği, mimarlık mesleğini icra ederken hep öncelikli düşünülmesi gereken konular, diyor. Bu bakımdan, günlük hayatta her bireyin, mimarlık disiplinine hakim olacak şekilde donanımlı olduğunu varsayıyor.
Bizi mimariyle tanıştırdığı bu bölümde, mimarlığın mağarada yaşamdan bugüne insanlıkla yaşıt olduğunu, coğrafyayla şekillendiğini anlatıyor. Karadeniz’de ağaçtan, Mardin’de taştan yapının doğallığı gibi. Ve kitle iletişim araçlarının etkisini vurguluyor, Amerikan toplumunun banliyö hayatını, senelerce TV dizilerinde izlememizin etkisine dikkat çekiyor.
NEDEN MERİÇ ÖNER?
Meriç Öner, küratör ve araştırmacı. Mimarlık eğitimi aldı. Gündelik hayatın işleyişine olan merakını yakın geçmiş ve geleceğe yönelik incelemelere dönüştürerek maddi çevreyi konu edinen çalışmalar yapıyor. 2007’de Garanti Galeri’de asistan olarak başladığı sergi, yayın, konuşma, film gösterimi gibi kamuya açık içerik üretimine 2010’da Salt’ın kurucu araştırma ve programlar yardımcı direktörü olarak devam etti. Salt’ta aynı birimin direktörlüğünü üstlendiği 2017-2021 döneminde yerel ve uluslararası düzeyde kurumlar arası iş birlikleriyle ortak öğrenme alanları yaratmaya önem verdi. İstanbul’da kurduğu Meriç Öner Culture Works bünyesinde bağımsız programlar geliştirmenin yanı sıra kültür alanında geniş kapsamlı danışmanlık ve uygulama hizmetleri sunuyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
#feministsanat
🖌️
Bugün Doç.Dr. Elif Dastarlı rehberliğinde feminist sanatla tanışıyoruz. Feminist sanat nasıl doğdu, öncüleri ve örnek eserler….
NTVRadyo’da dinleyin.
NEDEN ELİF DASTARLI?
Elif Dastarlı, modern ve çağdaş sanat üzerine çalışan sanat tarihi doçenti ve sanat eleştirmeni. Lisans ve doktora derecesini İstanbul Üniversitesi’nden, Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat yüksek lisans derecesini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden aldı. Çeşitli dergi ve yayınevlerinde editörlük yaptı, İngilizceden Türkçeye sanat kitapları çevirdi. Lizbon ve Strasbourg’da akademik çalışmalar yaptı. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. “Yan Kapıdan Girenler: Modern Türk Resminin Analizi” adlı kitabı, ortak yazarı olduğu “Feminist Art in Resistance: Aesthetics, Methods and Politics of Art in Turkey” başlıklı kitabı dışında çok sayıda kitaba yazar olarak katkıda bulundu. Dastarlı, AICA Türkiye (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği) üyesi.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
🎻🎹🎙️
Türkiye’de klasik müziğin gelişimi ve Türk Beşleri.
Şef Rengim Gökmen, klasik müziği dinlemeye yeni başlayacaklar için “yüksek sanat” dediği bu müziği, neden önemli olduğunu, dinleyiciye ne kazandıracağını anlatıyor, tek bir besteci ismi vermek gerekirse burada Mozart’ın bu müziğe başlamak için en doğru besteci olduğunu düşündüğünü belirtiyor.
Ve yeni başlayanları Türk Beşleri’yle tanıştırıyor:
Cemal Reşit Rey, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferid Alnar, Necil Kazım Akses.
Rengim Gökmen’in bu bölüm için seçtiği müzik eserleri:
Ahmed Adnan Saygun - Yunus Emre Oratoryosu
Cemal Reşit Rey - Türkiyem (Senfonik şiir)
Ulvi Cemal Erkin – Köçekçe
NEDEN RENGİM GÖKMEN?
Müziğe küçük yaşlarda annesi opera sanatçısı Muazzez Gökmen’in denetiminde başladı, piyano ve kompozisyon çalışmalarını Ankara Devlet Konservatuarı'nda tamamladı, Türk hükümeti tarafından gönderildiği İtalya’da orkestra şefliği öğrenim gördü. İtalya’daki eğitiminden sonra Avusturya, İngiltere ve Hollanda'da orkestra şefliği üzerine çalışmalar yaptı, Avrupa'nın hemen hemen tüm ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika’da konserler yönetti. Türkiye’de ve dünyada çok sayıda ödüle layık görüldü; Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulundu. Halen, Ankara Bilim Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Aynı zamanda Hacettepe Ankara Devlet Konservatuarında derslerini sürdürüyor. Türkiye’nin ilk ve tek daimi ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın şefliğini ve Genel Müzik Direktörlüğünü yapıyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#herkesesanat #ntvradyo #klasikmüzik #rengimgökmen #türkbeşleri
#fotoğraf
📸
Sanatçı Sinem Dişli, sadece anı dondurmak değil, bir hikaye anlatma ve dünyayı yeniden şekillendirme yöntemi olarak gördüğü fotoğrafın Türkiye’deki yolculuğunu anlatıyor, bizi iki fotoğraf sanatçısıyla tanıştırıyor:
Fotoğrafın tarihinde mihenk taşı olduğunu belirttiği Şahin Kaygun ile ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçımız Maryam Şahinyan.
1915’ten sonra Sivas’tan ailece geldikleri İstanbul’da babasından fotoğrafçılığı öğrenen ve fotoğraf stüdyosunu devralıp yaklaşık 50 yıl süreyle çalışan Maryam Şahinyan’ın arşivinin, aynı zamanda İstanbul’un demografik ve sosyo-kültürel dönüşümünün görsel arşivi olduğunu anlatıyor.
Sinem Dişli’den her iki sanatçıdan seçtiği iki fotoğrafta gördüklerini dinliyoruz.
Anlatımına eşlik etmesi için seçtiği müzik: Andrew Pekler – Underwater Nocturne.
NEDEN SİNEM DİŞLİ?
Sinem Dişli, Urfa’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Heykel Bölümü’nden 2004 yılında mezun oldu. “20.YY Sanat Akımlarında Fotoğrafın Kullanımı ve Avangart Kuramı ile İlişkisi” baş̧lıklı tezi ile Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fotoğraf Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2005 - 2008 yılları arasında İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin Fotoğraf Bölümünde çalıştı. 2008 yılında, Fotoğraf ve Görsel Sanatlar öğelerini birleştiren projesi “Özdirenç” ile School of Visual Arts New York’ta burs kazandı. ABD’de ICP International Center of Photography ve Cooper Union okullarında sanat eğitimleri aldı.
Disiplinler arası çalışmalarını içeren kişisel sergiler açtı, birçok ülkede çok sayıda uluslararası karma sergiye katıldı.
2008’den bu yana İstanbul ve New York’ta yaşayan Sinem Dişli, 2018 yılında New York Times tarafından izlenmesi gereken yedi sanatçıdan biri olarak listelendi.
Mezopotamya ve Fırat Nehri çevresindeki çevresel kaygılarla hareket eden sanatçının pratiği, egemen arkeolojik ve jeolojik yaklaşımların sömürgeci çerçevesini sorgular. Biyoçeşitliliği vurgulamaktan jeolojik zamanı çevresel krizle ilişkilendirmeye kadar, çalışmaları doğanın maddeselliği ve çeşitli kültürel pratiklerle ilişkisini yansıtır. Sanatsal pratiği fotoğraf, video ve heykelin yanı sıra deneysel baskı süreçlerini ve bilimsel görüntü oluşturma metodolojilerini kapsar.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#herkesesanat #ntvradyo #fotoğrafsanatı #şahinkaygun #maryamşahinyan #sinemdişli
#HerkeseSanat
🖼️
Sanat neden iyi gelir?
Anlatan: Psikiyatr - Psikanalist Hüner Aydın.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
🩰
Yılbaşı öncesi #FındıkkıranBalesi zamanı.
Dünyada şu sıralarda yaklaşık bin ayrı Fındıkkıran sahneleniyor, Türkiye dahil.
Bugün biz de, Çaykovsky’nin son eseri olan ve ilk kez 300 yıl önce sahnelenen Fındıkkıran'la tanışıyoruz. Mehmet Balkan’a göre hiç bale izlemeyen bile bu baleden memnun ayrılıp bir başkasına gitmek ister.
Bugün biz de, 20 yıl önce Mehmet Balkan'ın yaptığı koreografiyle yeniden sahnelenmesini fırsat bildik, Fındıkkıran Balesi’yle tanışmak istedik.
Sayısız kez bu temsilde dans eden dünyaca ünlü balet ve koreograf Mehmet Balkan, rejisini ve koreografisini yaptığı Fındıkkıran Balesi’nin hikayesini anlatıyor, büyükleri, çocuklarını alıp izlemeye davet ediyor.
Diyor ki; daha önce hiç bale izlememiş bile olsanız, bu baleyi izledikten sonra salondan memnun ayrılacak, bir başka baleyi izlemek isteyeceksiniz.
...
Hikaye, 1850’li yıllarda bir Noel günü küçük Clara’ya bir “fındıkkıran” hediye edilmesiyle başlıyor.
Mehmet Balkan, Fındıkkıran Balesi’nin hikayesini anlatıyor.
İlk kez 1892’de sahnelenen Fındıkkıran Balesi nasıl güncellendi?
Kostümler, dekorlar?.. Peki sahne?
Peki mesela bir AVM salonunda, çağdaş dansla Fındıkkıran temsili yapılırsa nasıl olur?
Daha önce hiç bale izlememiş biri temsili izlerse ne anlar?
Mehmet Balkan’a göre Fındıkkıran’ın özelliği ve güzelliği her kesime yardımlaşma ve birbirini koruyup sevme mesajı vermesi.
İyi dinlemeler
NEDEN MEHMET BALKAN?
Ankara Devlet Konservatuarı'ndan onur derecesiyle mezun oldu.
Davet üzerine burslu olarak; sırasıyla Bolşoy Tiyatro Okulu'nda, Londra'da Kraliyet Bale Okulu'nda eğitim gördü.
Ankara Ulusal Balesi'nin solisti oldu.
Münih Devlet Balesi'ne solo sanatçı olarak davet edildi, daha sonra Hannover, Bonn, Pittsburg, Anvers’ta baş dansçı olarak çalıştı.
Konuk sanatçı olarak Kanada’dan Tokyo’ya, Paris’ten San Francisco’ya, Moskova’dan Viyana’ya dünyanın dört bir yanında dans etti.
1990’da “usta balet” olarak Hannover Devlet Operası'na döndü. 1992'de koreograf olarak da sorumluluk üstlendi.
1997’den 2001’e kadar Hannover Devlet Balesi'nin Sanat Yönetmeni olarak görev yaptı.
Don Kişot’tan Fındıkkıran’a, Giselle’den Kuğu Gölü’ne pekçok balenin koreografisini yaptı, sayısız ödül aldı.
1999’da Türkiye'de Antalya Ulusal Operası'na Sanatsal Bale Danışmanı olarak atandı. Türkiye ve dünyanın dört bir yanında misafir öğretmen ve konuk koreograf olarak çalıştı; “yılın en iyi yönetmeni”, “yılın en iyi koreografı” ödülleri aldı.
Mehmet Balkan, 2009’dan bu yana Türkiye Ulusal Bale Tiyatrosu'nun Baş Koreografı. 2014 yılından bu yana da İstanbul Bale Festivali Yarışması'nın Sanat Yönetmenliğini yapıyor. Bale koreograflığı kariyerine paralel olarak 1995 yılından bu yana opera yönetmen ve koreograflığını da yürütüyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#herkesesanat
#çağdaşsanat
Bir pisuar sanat tarihini nasıl değiştirdi?
Öncüsü Beuys’a göre her insan bir sanatçı!
Yüksek ve alçak kültür arasındaki sınırı bulanıklaştıran sanat biçimi!
Anlamak çok zor!
...
Bilgi Üniversitesi’nden Esra Yıldız rehberliğinde çağdaş sanatla tanışıyoruz.
Çağdaş sanatın ne olduğunu, önemli sanatçı ve eserleri öğreniyoruz.
...
Çağdaş sanat, yüksek kültürle alçak kültür arasındaki sınırı bulanıklaştıran, salt estetikten uzak, toplumsal kaygılarla üretilen sanat biçimi.
Öncülerinden Joseph Beuys’a göre, her insan bir sanatçı. Belki bu yüzden çağdaş sanatı anlamak zor!
Tarihsel aralık açısından sanat tarihçileri iki döneme işaret ediyor:
İlki, 2. Dünya Savaşı sonrası dönem. Milyonlarca insanın toplama kamplarında öldürülmesi ve bundan sonra artık nasıl devam edileceği sorusu. Frankfurt Okulu’nun temsilcisi Adorno’nun, “Auschwitz’ten sonra şiir yazılamaz” sözünün ardından sanatçıların yapıtlarına dikkat çekti. İkinci dönem, 1960’dan günümüze kadar devam eden dönem. Feminizm, çevre hareketlerinin yükselişi, siyah haklar hareketi, 1968’de gençlerin ve işçilerin hareketi açısından önemli dönem. Sanatçıların bunlara karşılık gelen üretimlerini görüyoruz...
...
Esra Yıldız’ın çağdaş sanata örnek olarak anlattığı sanatçılar ve eserleri:
“Hazır yapıt” terimini literatüre kazandıran Fransız sanatçı Marcel Duchamp - 1917'de Bağımsız Sanatçılar Sergisi’ne gönderdiği ancak reddedilen eseri “çeşme / pisuvar”, modern sanat döneminde olsa bile, çağdaş sanatın kırılma noktası kabul ediliyor.
Çağdaş sanatta önemli bir yeri olan, toplumu sanat aracılığıyla şekillendirmede önemli rolü olan Alman sanatçı Joseph Beuys. Ona göre her insan bir sanatçı. Almanya’da 2. Dünya Savaşı’nda tahrip edilen ve ekolojik yapısı bozulan Kassel kentini canlandırma amacıyla yaptığı “7 bin meşe” çalışması, örnek eserlerden.
Bu bölüm için seçtiği müzikler:
John Cage’ten “Music for Marcel Duchamp” ve “Fontana Mix”
Joseph Beuys - Sonne statt Reagan 1982
Türkiye’den örnek verdiği sanatçılar:
Ayşe Erkmen - Berlin’de bir evin dış cephesindeki “mış’lı” yerleştirmesi. İstanbul’da İstiklal Caddesi’nin Tünel tarafındaki bir heykeli var.
Nur Koçak, Nil Yalter ve Sarkis’in de 70’lerden itibaren öncü isimler.
Filmlerin, çağdaş sanatı anlamak açısından önemini vurguladı.
Agnes Varda’nın “Les Glaneurs et la glaneuse” / “Toplayıcılar ve Ben” adlı belgeselinin izlenmesini önerdi, neden önemli olduğunu anlattı.
Çağdaş sanat ve felsefe ilişkisine dikkat çekti, Fransız felsefeci Jean Francois Lyotard’ın 1985'te Paris Pompidou Kültür Merkezi'ndeki sergisinin önemli olduğunu belirtti.
Bu sergi için: www.centrepompidou.fr/en/collection/…materiaux-1985
Ve günümüz filozoflarından Fransız sanatçı Georges Didi-Huberman’ın halen Madrid’de devam eden sergisini işaret etti.
Bu sergiyle ilgili için: www.museoreinasofia.es/en/exhibition…-troubled-air
NEDEN ESRA YILDIZ?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür ve Sanat Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi. Lisans derecesini Çevre Mühendisliği (İstanbul Teknik Üniversitesi, İTÜ) ve Sosyoloji (İÜ), yüksek lisans (İTÜ) ve doktora derecelerini (İTÜ) Sanat Tarihi bölümünden aldı. Doktora çalışmaları sırasında Technische Universität Berlin’de bulundu. Doktora sonrası çalışmalarını Berlin Humboldt Üniversitesi ve Paris EHESS’te sürdürdü. Critical Arts, African Arts, International Journal of Arts Management gibi dergilerde, Routledge, Intellect, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları gibi yayınevlerinden çıkan kitaplarda akademik çalışmaları, makaleleri yayınlanıyor.
Akademik çalışmalarının yanı sıra, Sayfalar Arasında Bir Gölge: Sahaf Vahan (2010) ve Vatansız (2021) belgesel filmlerinin yönetmeni.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
HERKESE SANAT’TA DAHA ÖNCE
Bu programda daha önce Türkiye’nin önde gelen çağdaş sanat galerilerinden Öktem Aykut’un kurucu ortağı Tankut Aykut, sanat galerisini anlattı.
Sanat tarihçisi Osman Erden, Andy Warhol’la özdeşleşen Pop-Art akımıyla tanıştırdı, çağdaş sanatı anlamanın yolunun pop-art akımını anlamaktan geçtiğini söyledi.
#HerkeseSanat
#fotoğraf
🚋
Fotoğraf artık hayatın her alanında. Peki Ara Güler’in bu ünlü fotoğrafı size ne anlatıyor?
İstanbul Modern'in Fotoğraf Bölümü Yöneticisi Demet Yıldız Dinçer'den her yönüyle fotoğrafı dinleyin.
NEDEN FOTOĞRAF?
İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde küratör ve fotoğraf bölümü yöneticisi olan Demet Yıldız Dinçer, icadından bu yana hayatımızın her alanında olan fotoğrafı anlattı.
Arşiv değeri olan, sanat değeri olan, haber değeri olan ve kanıt değeri olan fotoğrafın hayatın merkezine yerleştiğini, dolayısıyla fotoğraf okur-yazarlığının çok önem kazandığını vurguladı.
Fotoğrafla ilgilenmeye yeni başlayanlarla, bu konuya kafa yormak isteyenlere şunları okumalarını önerdi:
Susan Sontag - Fotoğraf üzerine
Roland Barthles - Camera Lucida
Walter Benjamin - Teknik Olarak Yeniden Üretilebilirlik Çağında Sanat Eseri.
ARA GÜLER’İN FOTOĞRAFI
Ara Güler’in 1960’larda, Beyoğlu’nda karlı bir kış gününde çektiği tramvaylar fotoğrafının ne anlattığını şöyle anlattı:
“...
Beyoğlu’nda Galatasaray’ın köşesinde tramvayları gösteren bir fotoğrafı.
1960’larda çekmiş.
Bir tramvay çoğunlukla ticaretle uğraşan azınlıkların yaşadığı Kurtuluş’tan geleneksel ticaretin merkezi Eminönü’ne gidiyor, diğeri ise varlıklı sınıfların yaşadığı Maçka’dan fotoğrafın çekildiği yıllarda İstanbul’a ülkenin çeşitli yerlerinden göç eden işçilerin yerleştiği Hürriyet Mahallesi’ne gidiyor. Kompozisyonun merkezinde bu tramvaylar, çevresinde ise İstanbul’u az gördüğümüz bir kar manzarası.”
Peki az gördüğümüz o manzarada neler var?
Fotoğrafı karşınıza alın ve Demet Yıldız Dinçer’i dinleyin.
NEDEN DEMET YILDIZ DİNÇER?
Demet Yıldız Dinçer, İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde Küratör ve Fotoğraf Bölümü Yöneticisi olarak görev alıyor. Lisans derecesini ABD’de Beloit College’dan, yüksek lisans derecelerini Sabancı Üniversitesi’nden Görsel Sanatlar/Görsel İletişim Tasarımı ve Kültürel Çalışmalar alanlarında aldı. Kariyerini güncel sanat alanında İstanbul Bienali'nde sürdürdü. Fotoğraf sergileri küratörlüğünün yanı sıra Thames & Hudson ve Hannibal Books gibi yayınevlerine ait yayınlara katkıda bulundu ve çeşitli uluslararası fotoğraf ödül ve festivallerine aday göstericilik ve jüri üyelikleri yaptı.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art’a, performans sanatından dijital sanata, Picasso’dan Andy Warholl’a...
Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Nacide Berber soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
🖼️
“Attığımız her adımda bizi kuşatan bir algoritmik çerçeve içinde yaşıyoruz. Tüm bu tanımlı ziyaretler içinde bizi şaşırtmayı bırakın neredeyse kendi sıkıcılığımızla kuşatan bir üretimle karşılaşabiliyoruz. Ama özel sanat galerilerinde her zaman daha sıradışı üretimlerle karşılaşabiliriz. Sanat galerilerini ziyaret etmenin çok pratik nedenleri de var. Nefes alınacak alanlar.
“Sanat galerileri, sanatla, sanat eseriyle daha filtresiz ilişki kurma alanları.”
...
Bu hafta bir sanat galerisine giriyoruz. Rehberimiz, Türkiye’nin önde gelen çağdaş sanat galerilerinden ÖktemAykut’un kurucu ortağı Tankut Aykut.
Çağdaş sanat galerilerine gitmek bize ne kazandırır?
Galeride nasıl davranmalı?
Türkiye’deki galeri tarihini, ilk galericileri bilmek gerekir mi?
Ankara’da, İstanbul’da hangi galerilere gidelim?
NEDEN TANKUT AYKUT?
Kültürel çalışmalar alanında Sabancı Üniversitesi’nde lisans, Bremen Jacobs Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi aldı. 2013 yılından bu yana sanat galerisi işletiyor. İstanbul’da ÖktemAykut galerisinin kurucu ortağı.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art’a, performans sanatından dijital sanata, Picasso’dan Andy Warholl’a...
Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Nacide Berber soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
NTVRadyo’nun Herkese Sanat programında bugün Dede Efendi’yle tanışıyoruz.
İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ndan Müzikolog Doç.Dr. Şeyma Ersoy Çak, bize Dede Efendi’yi anlatıyor, şarkılarını çalıyor. Bu bölümde, Osmanlı Sarayı’nda gelişen edebiyat ve müziği de dinliyoruz.
DEDE EFENDİ’Yİ DİNLİYORUZ
... Makam müziği, özümüzü anlamamıza yardımcı oluyor, iç dünyamızı yansıtıyor. Bazen bir türküyle, bir şarkıyla, küçükken dinlediğimiz bir ninniyle ilk tohumlar atılıyor. Bu bizim kültürel belleğimizde, içimizde var. Ve bunu ortaya çıkartmak, tarihimizi anlamak için bu müziği dinlemeliyiz. Belki de kendimizi tanımak için Dede Efendi’nin müziğini dinlemeliyiz. Dede Efendi bizim kutup yıldızımız.
... Dede Efendi, bir eseriyle III. Selim’in dikkatini çekerek saraya giriyor. O eser: Buselik makamındaki “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısı.
... Farklı bir kimlik, dönüştürücü bir sanatçı Dede Efendi. Hem saraya, hem halka hitap ediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da onu öyle tarif ediyor: Halka açık!
... 18 – 19 yaşındayken Yenikapı Mevlevihanesi’nin müdavimleri arasına giriyor, tasavvuf dersleri alıyor, 1801 yılında da ‘çile’sini tamamlayıp ‘dede’ unvanı alıyor.
... 1842 yılında kendi isteğiyle saraydan ayrılıyor, Sultan Abdülmacit’in kendisi için yaptırdığı konağa geçiyor. 4 yıl sonra hacca giderken yolda ölüyor.
... 500’den fazla bestesi olan Dede Efendi’nin Türk musikisinin ayin, durak, tevşih, savt, ilahi, peşrev, saz semaisi, kar, karçe, kar-ı natık, murabba, semai, şarkı, türkü, köçekçe gibi dini ve din dışı sahadaki hemen her formunda eseri var.
BÖLÜM MÜZİKLERİ
Itri – Nevakâr
open.spotify.com/intl-tr/track/4E…2e57ca7ef6754488
Dede Efendi - Yine bir gülnihal
open.spotify.com/intl-tr/track/5O…3c48e9db2a574698
Dede Efendi - Gözümde Daim
open.spotify.com/intl-tr/track/1Q…ab6fb19b55b4475e
Dede Efendi - Yine neş'e-i muhabbet
open.spotify.com/intl-tr/track/2j…b8ac8ee375c44348
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art’a, performans sanatından dijital sanata, Picasso’dan Andy Warholl’a...
Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Nacide Berber onlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30’da, tekrarı Pazar saat 18.30’da NTVRadyo’da.
Kaçıranlar için programın tüm bölümlerin kaydı, radyoda yayınlandıktan sonra ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
#PopArt
📻
Sanat tarihçisi Osman Erden bugün bizi Andy Warhol’la özdeşleşen Pop-Art akımıyla tanıştırıyor.
Akımın kaygılarını, öncülerini, önemli eserlerini anlatıyor.
“Popüler kültür” diye ciddiye alınmayan pop-art’a farklı bakan Erden’e göre, çağdaş sanatı daha iyi anlamak için pop-art’ı bilmek gerekir.
Osman Erden, pop-art akımının neden önemli olduğunu, bazı sanat tarihçilerinin “popüler kültür” diye eleştirdiği bu akımın öncülerini, “yüksek kültür ile kitle kültürü arasında hiyerarşik ayrım görmeyen, kitle kültürünün de en az yüksek kültür kadar önemli olduğu” yaklaşımını, öncülerini, kaygılarını, önemli eserlerini anlatıyor.
“Çağdaş sanatı anlayabilmek için, giriş yapmak için pop-art’ı tavsiye ederim. Sadece hoş vakit geçirme alanı olarak değil, entelektüel birikim, ortaya çıktığı dönemi siyasi, sosyolojik ve konjonktürel olarak da çok iyi açıkladığı için önemli” diyor, Osman Erden. Bir resimde, gündelik hayatta kullandığımız sıradan objeler, parfüm şişesi, araba görürseniz, pop-art ile ilişkilendirebileceğinizi, söylüyor.
Sanatı müzelerden, yüksek kurumlardan çıkararak hepimizin gündelik hayatı yapan bu akımı popülerleştiren Andy Warhol’un eserlerini anlatıyor. Onun Marilyn Monroe portresindeki hüzne dikkat çekiyor, portrelerden sonraki “ölüm ve felaketler dizisi”ni anlatıyor. Erden’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’de ondan esinlenen sanatçılarımız var: Nur Koçak, Gülsün Karamustafa, Burhan Doğançay, Özdemir Altan, Halil Altındere...
BÖLÜM MÜZİKLERİ
Erden, bu bölüm için Lou Reed’den “Walk On The Wild Side” ve David Bowie’den “Andy Warhol” şarkılarını seçti.
Andy Warhol Müzesi www.warhol.org/
NEDEN OSMAN ERDEN?
Osman Erden, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat programında "Nasyonal Sosyalizmin Alman Sanatına Yansıması" başlıklı yüksek lisans tezini tamamlamasının ardından "Türkiye'de Güncel Sanat Alanını Şekillendiren Unsurlar" başlıklı teziyle doktor ünvanını kazandı.
Erden halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde doktor öğretim üyesi olarak görevini sürdürüyor.
UNESCO'ya bağlı Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Türkiye Şubesi’nin 2008-2011 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği, 2011-2014 yılları arasında başkanlık görevlerini yerine getiren Erden’in 2016’da Modern Sanatın Kısa Tarihi adlı kitabı yayınlandı. Erden halen “Erken Modern Dönem Sanatı” ve “Almanya’da Nazi İktidarının Kültür Politikaları” başlıklı kitaplar üzerine çalışmalarını sürdürüyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanat dalını, örnekleriyle, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Nacide Berber soruyor, bilenler anlatıyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için NTVRadyo’da yayımlanan tüm bölümler www.ntvradyo.com.tr ile Spotify ve #podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
🥳👏💃🕺
Sanat ve festival!
Birlikte eğlenmek!..
Pandemi dönemini hatırlayın, en çok neye ihtiyacımız vardı? Birlikte eğlenmeye, şarkı dinlemeye, söylemeye, aynı halini paylaşmaya...
Doç.Dr. Serhan Ada bizi sanat festivalleriyle tanıştırıyor.
“Birlikte eğlenmek, parçası olmak, hani yürekten şarkı söyleyerek ya da bir tiyatro oyununu protesto ederek, o ruh halini paylaşmak... Tüylerin diken diken olması... Metroda kulaklıkla dinlemek gibi değil, festivallerin bir parçası olmaya çağırabiliriz dinleyicileri.”
Doç.Dr. Serhan Ada böyle başladı, sanat festivallerinin önemini anlatmaya.
Woodstock’tan İKSV festivallerine, pandemi günlerinden bugüne...
BÖLÜM MÜZİKLERİ
Doç.Dr. Ada iki şarkı seçti, bu bölümde aralarda çalınması için.
Maher Zain - Palestine Will Be Free
Feyruz - Le Beyrut
İyi dinlemeler
#HerkeseSanat
🎹
Aydın Büke rehberliğinde barok müzikle tanışıyoruz.
Barok, Portekizce “şekli bozuk inci” demek. Bu müziği küçümsemek için söylenmiş. Peki, barok müzik eserlerinin yüzde 99,9’unun sipariş üzerine bestelendiğini biliyor muydunuz?
Aydın Büke, bugün klasik müzikte en sevilen 5 parça arasında çoğunluğun barok dönem eseri olduğunu söylüyor. Çünkü, insanı kolay yakalayan bir müzik.
Barok dönemde hiçbir şeyin doğal olmadığını, her şeyin yapmacık olduğunu, süslendiği belirtiyor; Versay Sarayı’nın süslemelerine, insanların kıyafetlerine, makyajına dikkat çekiyor. Ve barok dönem yazarı olan Shakespeare’in, “Tüm dünya bir sahnedir” sözüne vurgu yapıyor.
Aydın Büke seçtiği barok parçalar eşliğinde, barok müziği anlatıyor.
NEDEN AYDIN BÜKE?
Aydın Büke, İstanbul Devlet Konservatuvarı Yüksek Bölümü’nden (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı) mezun oldu.
Avusturya’daki üç yıllık müzik eğitiminden sonra, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın sınavını kazanarak bu kurumda flüt sanatçısı olarak çalışmaya başladı. 2015’te emekli oldu.
2003 - 2010 yılları arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde müzik tarihi dersleri verdi.
2008-2023 yılları arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda müzik tarihi dersleri verdi.
Borusan Klasik için radyo programları hazırlayan, özel kurumlarda müzik tarihi seminerleri veren Aydın Büke’nin yayımlanmış kitapları:
İki Dahi Üç Opera (Boyut Yayınları)
Bach – Yaşamı ve Eserleri (Can Yayınları)
Mozart – Bir Yaşamöyküsü (Can Yayınları)
Müziği Yaratanlar – Barok Dönem (İpek Mine Sonakın ile ortak çalışma - Epsilon Yayınları)
Chopin – Tuşlara Adanmış Bir Yaşam (Can Yayınları)
Romantizmin Işığı Clara (Can Yayınları)
Beethoven – Müziğin Dönüm Noktası (Can Yayınları)
BÖLÜMDE ÇALINAN MÜZİKLER
George Frideric Handel
Music for the Royal Fireworks - Krallık Donanma Fişekleri İçin Müzik
La Paix (Barış)
La Réjouissance (Sevinç, Neşe)
Yorumcu: Le Concert des Nations, Jordi Savall
Johann Sebastian Bach BWV 71,
“Gott ist mein König” Kantatından, “Du wollest dem feinde…”
Choral Bölümü - “Canavara teslim etme kumrunun canını.”
Aydın Büke, program kaydında bu sözlerin müzikle nasıl anlatıldığını anlatıyor.
Yorumcular: İngiliz Barok Solistleri, Monteverdi Korosu, John Eliot Gardiner
Jean Philippe Rameau
Nouvelles suites de piece de clavecin
“La Poule” – “Tavuk”
Yorumcu: Kenneth Gilbert
Johann Sebastian Bach
İtalyan Konçertosu – II. Bölüm, Andante
Yorumcu: Rafał Blechac
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzakta durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınız harcamaları sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat yazarları, sanat eleştirmenleri ve yerel seyirciler rehberiyle tanıştırıyoruz.
Çünkü öğrenmek için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanatın farklı türleri eşliğinde, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları www.ntvradyo.com.tr adresinde, Spotify ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat
#Picasso ile tanışıyoruz
🖌️
Sanat tarihinin en önemli savaş karşıtı eseri olan Guernica’dan “yamuk” figürlerine, sanatı ve özel yaşamı arasındaki karmaşık ilişkiye Picasso...
Nasıl bir aileye, sosyal çevreye, dünyaya doğdu?
Kişisel yaşamı ve sanatı arasındaki karmaşık ilişkiyi, resimden seramiğe çok yönlü bir sanatçı olarak kendisini yeniden yeniden nasıl yarattığını, bu kadar popüler ve zengin olmasının nedenini öğreniyoruz.
Kültür Yolu kapsamındaki Picasso sergisine gitmeden önce bu bölümü dinleyin.
Anlatan: Sanat tarihçi, akademisyen, küratör, Prof.Dr. Marcus Graf
NEDEN PİCASSO?
Çünkü sanat dünyasında devrim yarattı, sanat tarihinde silinmez izler bıraktı.
Gravürleri, çizimleri, posterleri, litografileri ve fotoğraflarından oluşan, tamamı orijinal ve mirasçılar tarafından onaylanmış 170 parça eseri “Kültür Yolu Festivali” kapsamında Türkiye’de çeşitli şehirlerde sergileniyor.
“Pablo Picasso - Resimden Seramiğe Bir Serüven” adlı sergiye gitmeden önce bu bölümü dinleyin.
Marcus Graf’ın anlatımına, onun seçtiği Astor Piazzolla’nın eseri “Libertango” ve Edith Piaf’tan “Non, Je ne regrette rien” şarkısı eşlik ediyor.
Picasso sergisi: kulturyolufestivali.com/
Guernica: www.museoreinasofia.es/coleccion/obra/guernica
Avignonlu kızlar: www.moma.org/collection/works/79766
NEDEN MARCUS GRAF?
Prof. Dr. Marcus Graf, 1974, Almanya’da doğdu. Hildesheim Üniversitesi’nde Kültür Bilimi ve Estetik İletişimi Fakültesinde Plastik Sanatlar ve Sanat Bilimi Bölümünde okuduktan sonra çeşitli sanat kurumlarında proje yöneticisi, küratör, eğitmen, yazar ve sanatçı olarak çalıştı.
2003 yılından beri Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyesi. 2017’de profesör oldu ve 2019’dan beri Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü Başkanı olarak çalışmaya devam ediyor.
2001’den beri İstanbul’da yaşayan Marcus Graf, 10. İstanbul Bienali’nden Contemporary İstanbul’a, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden Baksı Müzesi’ne, Cer Modern’den Müze Gazhane’ye çeşitli kurumlarda 150’den fazla sergide küratörlük yaptı. Akademisyenlik, küratörlük ve sanat danışmanlığı yanında çok sayıda kitap ve dergide sanat yazarlığını yaptı.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanat dalından örnekler eşliğinde, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Nacide Berber soruyor, bilenler anlatıyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor.
Bu hafta Richard Serra, İlhan Koman ve Kuzgun Acar’ın heykelleriyle tanışıyoruz. Olafur Eliasson’un iklim krizine dair çarpıcı bir anlatımı olan İstanbul Modern’deki “Iced watch” sergisini geziyoruz.
Rehberimiz Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden Ömer Emre Yavuz.
“Heykelin dünyaya bakışımızı çok çeşitli yollardan şekillendireceğini, bu sanatı anlamanın yaşama farklı bir açıdan bakmak anlamına gelebileceğini” söylüyor Yavuz.
20. yüzyılın en önemli heykeltraşı olduğunu belirttiği Richard Serra’nın önemini anlatıyor, “mekana özgü heykel” yaklaşımına vurgu yapıyor, bir yapıtı üzerine müze inşa edildiğini söylüyor.
Programda, Türkiye’den kült heykel örneği olarak Kuzgun Acar ve İlhan Koman’ın heykellerini tanıyoruz.
Kuzgun Acar’ın 1967 yılında İMÇ’nin dış cephesine yerleştirdiği “Kuşlar” heykeli, İlhan Koman’ın 1980 yılında Zincirlikuyu’da Halk Bankası önüne yerleştirdiği, şimdilerde İstiklal Caddesi’ndeki Yapı Kredi Kültür Merkezi binasında bulunan “Akdeniz” heykeli.
Kuzgun Acar’ın heykel sanatına katkıda bulunan kafes telinden imal ettiği heykellerini, İlhan Koman’ın matematikle sanatı bir arada kullandığı “Sonsuzluk eksi bir” ve Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi’nde sergilenen “Pi serisi” yapıtlarını tanıyoruz.
Koman’ın heykel çalışmalarıyla bir ilke imza atarak, tasarım alanında patent aldığını öğreniyoruz.
Son olarak, Olafur Eliasson’un İstanbul Modern’de devam eden ve iklim değişikliğini çarpıcı bir şekilde sergileyen “Iced watch” (Buz Saati) adlı sergisini geziyoruz.
NEDEN ÖMER EMRE YAVUZ?
Lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nde yaptı. Yurtiçi ve yurt dışında kişisel sergiler açtı ve karma sergilere katıldı. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışıyor.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanat dalından örnekler eşliğinde, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Herkese Sanat Cumartesi 12.30’da, Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Nacide Berber’in hazırladığı programın podcast kaydı, radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için www.ntvradyo.com.tr adresinde, Spotify ve tüm podcast platformlarında.
Pi Serisi’ni izlemek için: x.com/BounLibrary/status/1301146074313379840
“Müze demek, perilerin evi, demek.
Orada gördüklerinizin taşıdığı ruhları aktaracak birikim vardır. Sizi bir ruhlar dünyasına, imajinasyon dünyasına götürürler.
Hayatımızdan masallar gittikçe, ötekini sevmemeye, anlamamaya başladık, kültürel yabancılaşma başladı. İşte müzeler, kültürel yabancılaşmadan bizi bu tarafa çeker, gitme, sen yabancı değilsin, der.”
...
Prof.Dr. Hüsamettin Koçan müzeyi anlatmaya bu sözlerle başlıyor, bizi müzeyle tanıştırıyor, müzeye davet ediyor.
Türkiye’de müzecilik hareketinden, köyüne dönen gurbetçilerin getirdiği kültüre, zevklerine.... Parası olanların kültürel ortama katkıda bulunmak istemesinden Baksı Müzesi’ni neden kurduğuna...
Etnoğrafya müzesinden çağdaş sanat müzesine... İstanbul Modern’den Eskişehir’deki Odun Pazarı Müzesi’ne, Bayburt’taki Baksı Müzesi’ne...
Hüsamettin Koçan’ı, bu program için seçtiği Erik Satie’nin müziği eşliğinde dinleyin. (Gymnopédie No. 1 ve Gnossienne 1)
Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30’da NTVRadyo’da. Programın tekrarı Pazar 18.30’da.
NTVRadyo’da yayınlandıktan sonra, kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için podcast kaydı ntvradyo.com.tr adresinde, Spotify ve tüm podcast platformlarında.
NEDEN HÜSAMETTİN KOÇAN?
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu resim bölümünden 1970 yılında mezun oldu. 1975'te, aynı okulda asistan olarak çalışmaya başladı. 1978 yılında Avusturya Hükûmet Bursu ile Salzburg'taki Uluslararası Güzel Sanatlar Yaz Akademisi'nde eğitim aldı. "Salzburg Şehir Onur Ödülü"ne layık görüldü. 1980 yılında Türk halk resimleri üzerine yaptığı araştırmasını tamamladı. Ertesi yıl öğretim görevlisi oldu. 1983 senesinde, Marmara Üniversitesi'nden sanatta yeterlik derecesini aldı. 1986'da doçent, 1993'te profesör oldu. 1997'den 2005'e kadar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde dekanlık görevini sürdürdü.
UNESCO'ya bağlı bir kuruluş olan Uluslararası Sanat Derneği'nin (AIAP) Türkiye ayağının kurulmasında rol oynayan Koçan, 1990-1995 yılları arasında bu dernekte yönetim kurulu başkanlığı yaptı.
Avustralya’dan Almanya’ya, Belçika’dan Güney Kore’ye, İtalya’dan Fransa’ya, İngiltere’den Japonya’ya birçok ülkede çalışmalar yaptı, araştırmalarda bulundu.
1997 yılında Gezici TIR Sanat Galerisi Projesi’ni hazırlayıp hayata geçirdi, Bayburt, Erzurum, Van ve Diyarbakır’a götürdü.
Doğduğu yer olan Bayburt’un eski adıyla Baksı, yeni adıyla Bayraktar köyünde müze kurma fikri 2000 yılında filizlendi.
Bu fikri hayata geçirmek amacıyla 2005 yılında Baksı Kültür Sanat Vakfı’nı kurdu. Müze, başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal projeye dönüştü.
Müzenin ana binası, 2010 yılında zorlu bir serüvenin sonunda, devletten hiçbir maddi yardım almadan, tamamlandı. Baksı Müzesi'nin tanıtımı 2010 yılı Haziran ayında İstanbul Modern'de, açılışı ise Temmuz ayında yapıldı.
Prof.Dr. Hüsamettin Koçan 2009 yılında, Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde dekan oldu. 2014 yılında TBMM Onur Ödülü'ne değer görüldü.
Baksı Müzesi web sitesi baksi.org/tr/anasayfa
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanat dalından örnekler eşliğinde, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
#HerkeseSanat
🎪 🎭 🎻
Sanat ve kültür tarihçisi Murat Katoğlu’dan Türkiye’nin operayla tanışmasını dinleyin.
Bugün “anlaşılması zor” bulunan operayla Türk halkı yıllar önce, 19’uncu yy’da Türkiye’ye gelen yabancı kumpanyaların temsillerinde tanıştı ve çok sevdi.
Seyircinin ilgisini çeken neydi?
Aynı zamanda müzikolog olan Halit Ziya Uşaklıgil, operanın eğitsel niteliğini nasıl anlattı?
Murat Katoğlu, yeni başlayanları opera sanatıyla Sevil Berberi ve Yunus Emre Oratoryosu’ndan parçalar eşliğinde tanıştırıyor.
Ayrıca, yeni başlayanlara 18’inci yy’dan özellikle Mozart’ın eserlerini tavsiye ediyor, “eğlenceli, güzel nağmeli, entrikalı” hikayeler “Saraydan kız kaçırma”, “Don Juan” ve “Figaro’nun Düğünü”nü izlemelerini öneriyor.
Herkese Sanat cumartesi 12.30’da, tekrarı Pazar 18.30’da NTVRadyo’da.
Program radyoda yayınlandıktan sonra, kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için podcast kayıt olarak ntvradyo.com.tr adresinde, ayrıca Spotify ve tüm podcast platformlarında.
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde dinleyebilmeniz için.
NEDEN MURAT KATOĞLU?
Ankara Üniversitesi’nde sanat tarihi, tiyatro, kültür tarihi alanlarında öğretim görevlisi olarak çalıştı, TRT’den Ankara ve İzmir belediyelerine çeşitli kamu kuruluşlarında müşavir olarak çalıştı, Kültür Bakanlığı’nda Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü yaptı. Dergi ve gazetelerde sanat ve kültür konularında yazıları, araştırmaları yayınlandı. Süreyya Operası ve Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nin kuruluş çalışmalarını yürüttü. “Türkiye’de Opera’nın Kuruluş Öyküsü” başta olmak üzere çok sayıda kitap yazdı.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz.
Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz.
Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir!
Opera, klasik bale, Picasso, heykel, sanat sineması, çağdaş dans, performans sanatı, dijital sanat...
Her bölümde, o sanat dalından örnekler eşliğinde, en iyi bilenlerden dinliyoruz.
Herkese Sanat’ta bu hafta, dünyanın en iyi başbalerinleri arasında sayılan Ayşem Sunal Savaşkurt eşliğinde klasik baleyle tanışıyoruz.
Klasik bale nasıl izlenir? Neye dikkat edebilirsiniz? Modern baleden farkı ne? O meşhur harekete nasıl çalışıyorlar? Bedenlerini nasıl koruyorlar?
Giselle, Kuğu Gölü, Romeo ve Jüliet neden bu kadar çok seviliyor?
Ayşem Sunal Savaşkurt: Ankara Devlet Konservatuvarı’nda bale eğitiminden sonra 1990 yılında Belçika Kraliyet Balesi’nde kariyerine başladı. İlk temsili 'Giselle'de dünya çapında övgüler aldı ve başdansçı olarak dünyaca ünlü bale topluluklarında, dünyanın dört bir yanındaki önemli sanat merkezlerinde dans etti, önemli koreograflarla birebir çalıştı. Dünyanın en iyi balerinleri arasında sayılan, pekçok ödüle layık görülen Savaşkurt, 2006 yılından itibaren Ankara ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde başdansçı olarak görev aldı. Halen İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde bale eğitmenliği ve repetitörlüğü yapıyor, ayrıca Bale Başkoreografı görevini sürdürüyor.
www.operabale.gov.tr/tr-tr/Sayfalar…x?ArtistId=465
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğunuz, anlamayacağınızı, sevmeyeceğinizi düşündüğünüz sanat dalları var mı?
Bu program, bu sanat dalıyla sizi tanıştırıyor. İyi bilen ve iyi anlatan bir rehber eşliğinde, ilk gösteriye davetlisiniz. Çünkü anlamak, sevmek için önce tanışmak gerekir.
Herkese Sanat cumartesi 12.30'da, pazar 18.30'da NTVRadyo'da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için tüm bölümler www.ntvradyo.com.tr/ adresinde, ayrıca Spotify, Apple, Soundcloud gibi podcast platformlarında. İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde dinleyebilmeniz için.
#HerkeseSanat
🎨🖌️ Bu resim ne anlatıyor? Sanatçı ne demek istemiş?
Sanat tarihçisi Zerrin İren Boynudelik'in rehberliğinde büyük resme bakıyoruz.
Önce 5 temel sorunun cevabını öğrenip resme bakmayı tavsiye ediyor. Resmin arka planında ne olduğunu bilmek ne kazandırır? Peki resme bakarken neye dikkat edeceğiz? Neyi anlamaya çalışacağız?
Herkese Sanat programı cumartesi saat 12.30, pazar 18.30'da NTVRadyo'da.
...
Zerrin İren Boynudelik dinleyicilere özel olarak iki resmi anlatıyor.
İtalyan ressam Sandro Botticelli'nin (1482–1486) Venüs'ün Doğuşu ve İlkbahar resimleri.
Her iki resim de İtalya'da Galeri Uffizi'de. www.uffizi.it/en/search?query=Botticelli%20
Çok karışık olan bu resimlerde ne görüyor? Siz ne görüyorsunuz?
Bakmak, görmek ve anlamlandırmak arasındaki ilişkiyi anlatırken sanat tarihçisi Arasse'in "Yakın Bakış" adlı kitabında, Francesco del Cossa'nın "Meryem'e Müjde" resminde, tuvalin en altında ve zorlukla görülebilen salyangoz üzerine 20 sayfa yazdığını söylüyor. Bu ayrıntıları bulmanın çok keyifli olduğunu, dedektif gibi çalıştığını söylüyor.
Resimin orijinali Almanya'da skd-online-collection.skd.museum/Details/…x/246606
...
Zerrin İren Boynudelik. Sanat tarihçisi.
1993-2014 yılları arasında önce Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde, ardından Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.
Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basılan "Bu resim ne anlatıyor?" serisinde 3 kitabı var: İkonografi, Mitoloji ve Günlük Hayat (Emine Özel Kurt ile birlikte) ve Alegori.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğunuz, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalları var mı?
Bu program o sanat dallarıyla tanışmanız için. Çünkü anlamak, sevmek için önce tanışmak gerekir.
Herkese Sanat cumartesi 12.30'da, pazar 18.30'da NTVRadyo'da.
Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için tüm bölümler www.ntvradyo.com.tr adresinde, ayrıca Spotify, Apple, Soundcloud gibi podcast platformlarında. İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde dinleyebilmeniz için.
#HerkeseSanat
#SanatSineması #BağımsızSinema
Anlatan: Emin Alper
Sanat sineması, bağımsız sinema nedir? Anlamak için nereden başlamalı? Ana akım sinemadan farkı ne?
Yönetmen, senarist, yapımcı, akademisyen Emin Alper, "İnsanlar, kültürlü olduklarını göstermek için, sanat sinemasını kavramanın zor olduğunu yayarlar. Oysa hiç değil" diyor ve bizi sanat sinemasıyla tanıştırıyor, örneklerle sanat sinemasını, ana akım sinemadan farkını anlatıyor.
Dünya sinemasından Stanley Kubrick'in meselesini, filmlerinde bunu nasıl yansıttığını, izlerken nasıl anlaşılacağını anlatırken, ünlü "Space Odyssey" filmindeki efsane sahneden, mesajından örnekler veriyor.
Türkiye'den ise Nuri Bilge Ceylan sinemasını ele alıyor. Nuri Bilge Ceylan filmlerinin meselesinin "taşra" olduğunu söylüyor, filmlerden karakterlerle bu meseleyi nasıl yansıttığını anlatıyor.
Ve bir tavsiye veriyor Emin Alper, sanat sineması tüketiminin kolektif bir şey olduğunu, bir grupla izleyip film üzerine konuşmanın, tartışmanın ufuk açacağını kaydediyor.
Emin Alper anlatımlarına eşlik eden müzikleri de Stanley Kubrick'in filmlerinden seçti: Space Odyssey ve Eyes Wide Shut.
Tepenin Ardı, Abluka, Kız Kardeşler, Kelebekler, Kurak Günler filmlerinden tanıdığımız yönetmen, senarist, yapımcı ve akademisyen Emin Alper aynı zamanda SİNEMATEK / Sinema Evi'nin sanat yönetmeni.
...
Herkese Sanat her cumartesi 12.30'da, pazar 18.30'da NTVRadyo'da.
NEDEN HERKESE SANAT?
Uzak durduğunuz, anlamadığınızı düşündüğünüz sanat dalları var mı?
Bu program o sanat dallarıyla tanışmanız için. Çünkü anlamak, sevmek için önce tanışmak gerekir.
NTVRadyo'da her hafta bir sanat dalı gösterisini, o dalda usta bir isimle izlemeye davetlisiniz.
Tüm bölümler radyoda yayınlandıktan sonra, kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için www.ntvradyo.com.tr adresinde, ayrıca Spotify, Apple, Soundcloud gibi podcast platformlarında. İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde dinleyebilmeniz için.
Nisan Ak. Orkestra şefi, müzik direktörü. ABD'de yaşıyor, dünyanın dört bir yanında konser yönetiyor.
Nisan Ak, "müzisyenlikten çok daha fazlası, müziğin elçisi" dediği orkestra şefinin neyi, nasıl yaptığını anlattı. Notaları okuyan ve hayal gücüyle canlandırıp, orkestraya çaldıran şefle tanışıyoruz. İyi dinlemeler:
... Orkestra şefinin görevi, müziği notalardan anlamak, orkestrayı ona göre koordine etmek, provalarda ve konserde efektif çalmasını sağlamak.
... Bazı müzikler, çok derin. Ama notalar somut değil, aralarında boşluklar var. Hayal gücünüzle canlandırmanız gerekiyor.
... Mesela "andante" yazar. Yani yürüme temposu. Ama sen yürürsün nasıl, ben yürürüm nasıl? Ne kadar farklı olabilir ki, dersin. Bugünkü yürüyüş hızı başka, 200 - 300 sene önce yaşayıp bunu yazanın yürüyüş hızı başka. Ama orada "andante" yazıyorsa, orkestra şefi kendi yürüme temposuna göre çaldıracak. Bazen, bütün karakteri değiştirir.
... Klasik müzikle ilgili en büyük derdim, belli bir zümreye ait olduğunu sanmak. Bazı müzikler bazı kesimlerde daha çok tutuluyor. Bir klasik müzik konserine gitmek bile pahalı bir deneyim. En son ne zaman 1000 kişiyle beraber bir konser dinlediniz? 21. yüzyılda bulunamaz bir deneyim! Ama şöyle düşünün müzik müziktir, sınıfı yoktur. İstediğimiz şeyi, istediğimiz yerde dinleriz. İstersek internetten açıp dinleriz.
...
BÖLÜMDE KULLANILAN MÜZİK:
Mozart'ın 40. Senfonisi - Antalya Devlet Senfoni Orkestrası - Şef: Nisan Ak
NİSAN AK 1991 İstanbul doğumlu.
Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyor.
Richmond Oratoryo Topluluğu ve Bruch Oda Orkestrası'nın kurucusu ve Müzik Direktörü.
Viyana'dan Bursa'ya, Antalya'dan New York'a, 4 kıtada birçok şehirde, misafir şef olarak konser yönetti.
Şeflik kariyeri sürerken, akademik kariyerini de sürdürüyor. Halen College of Charleston'da öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
Türkiye'de caz müziğe uzak duranlar çok olsa da, bu müziğin Türkiye'deki yeri çok eski. İstanbul, 1920'lerde dünyaca ünlü caz müzisyenlerinin konsere geldiği bir şehir. Nedeni ne olabilir? Peki, bizdeki "Caz yapma" sözünün o günlerden kalma olduğunu biliyor musunuz?
İKSV Caz Festivali Direktörü Harun İzer, uzak duranları, dinlemeyenleri caz müziği dinlemeye davet ediyor. Isınmak için 3 parça çalıyor ve bilmek isteyeceğiniz notlar anlatıyor.
Erol Pekcan - Köy Yolu - Caz Semai
Milestones - Alternate Take
Glen Miller - Take the a train
İyi dinlemeler
"Bedeninizi, hayallerinizi, isteklerinizi, başka bir bedende görerek kendinize alan yaratmak için, sizleri çağdaş dans gösterisine çağırmak isterdim.
... "Çağdaş dans bu çağa ait, günümüze ait, bedenin amaç değil araç olduğu bir sanat dalı. Özellikle 1980 sonrası ve yeni milenyumla, bedene olan demokratik bakış açısı, bireysellik, bireysellikteki yaratıcılık ve öznel ifade biçimleri, günümüz sanatını oluşturuyor ve çağdaş dans tam da bu noktadan çağdaş sanatlarla ilişkileniyor.
... "Bizler çağdaş dans sanatçıları ya da çağdaş dans eğitmenleri olarak bireyin şeklen ne yapabildiği kadar, neden ve nasıl yaptığıyla ilgileniyoruz. Bedenini plastik obje ya da kavramsal çerçeve dahilinde nasıl dönüştürebildiğiyle ilgileniyoruz.
... "Çağdaş dansta yaş önemli değil. Somatik yani anatomik bilgilerle çalışıyoruz. Her bedeni, kendi anatomik potansiyeli çerçevesinde değerlendiriyoruz ve bedenin kinestetik potansiyelini zedelemeden geliştirmek üzerine bir eğitim yapıyoruz. "
Çağdaş dansta müziğin ve mekanın önemi...
Çigong ve aikido derslerinin etkisi...
Çağdaş Dans Anasanat Dalı mı, Akrobasi ve Sirk Sanatları mı?
Ve daha pek çok şey! Bu sanat dalına başlamak ya da seyircisi olmak için bilmek isteyeceğiniz özel notlar...
Prof.Dr. Tuğçe Ulugün Tuna dansın farklı branşlarından geçmiş, 40 yıldır dans ediyor. Koreograf, çağdaş dans sanatçısı, disiplinler arası performans sanatçısı, dans ve hareket terapisti. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi - İstanbul Devlet Konservatuarı "Çağdaş Dans Anasanat Dalı" Bölüm Başkanı.
Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde gösteriler hazırlıyor, psikosomatik çalışmalar, dans ve hareketin tedavi edici etkisi, kinestetik zekâ ve beden farkındalık çalışmaları yürütüyor.
🗿 Önce tanışmak lazım!
Heykel sanatçısı ve eğitmen Prof.Dr. Meriç Hızal rehberliğinde heykelle tanışıyoruz:
... "Bana göre her canlıda renk, biçim, ses, hatta tekstür konusunda bir duyarlılık vardır. Çağ ve topluma, kişiye, hatta kişinin belirli zamanlarına, belirli yaşlarına, ruh haline göre de değişir. Bunu biz eşyalarımızı seçerken, giysilerimizi seçerken, saçımıza biçim verirken, bir binadan, bir manzaradan hoşlanırken zaten sürekli olarak ispat ederiz. Ama bunun sanat konusunda da bir duyarlılık alanı olduğunu bilmeyiz. Aslında aynı duyarlılık alanındayız. İşte bununla tanışmak gerekiyor. Tanışırsak, ikinci kez karşılaştığımızda algılarız.
... "Heykel boşlukta yer alan, bir anlam ifade eden, amacı olan bir formdur. Herhangi bir malzemeden olabilir, herhangi bir renk veya renksiz olabilir. Heykel etrafında dolaştığımız şeydir. Yani boşlukla doluluk, ikisi yarı yarıya var olurlar heykelde. Boşluğu biçimlendirme sanatıdır heykel. Bu sebeple mimariye yakınlığı vardır.
... "Şahısların alması zor. Çünkü resim gibi kolay teşhir edilemiyor. Kendine yer istiyor, etrafında dönülsün istiyor, görülmek istiyor, bir köşede kalmak istemiyor. Müzelerde, galerilerde, ama daha çok kamusal alanda olması önemli. Çünkü o zaman sizin hayatınızın bir parçası oluyor.
... "Kültepe İdolü diye bir şey var. Bir kurs. Topu topu 20 santim. Yassı bir disk, bir silindir, bir üçgen prizmadan oluşuyor. Bu geometrik yapının içerisinde bir anne gururla başını kaldırıyor ve kız ikizlerini göğsünde taşıyor. Ve orada müthiş bir özgüven, kibir, sahip olma var. Bu kadar geometrik olmakla birlikte çocuklarını nasıl kolonlarla bağladığını, saçlarını ikiye ayırdığını, başına bandana taktığını, kıvırcık uzun saçlarını beline kadar süslediğini görebilirsiniz. Benim ona hayranlığım en yalın formla en derin duyguyu anlatabilme başarısıdır. Milattan Önce yapılmıştır. Anadolumuz bu bakımdan çok zengin. Benim sevgilim o."
Prof.Dr. Meriç Hızal, Türkiye'de ve yurt dışında eserleri ilgiyle izlenen ödüllü heykeltraş. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nden 1979 yılında mezun oldu. Türkiye'de ve dünyada ustalarla çalıştı. 2006 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden emekli oldu. Halen FMV Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı olarak eğitim üyeliğine devam ediyor.
#HerkeseSanat 🎻🎹🎧
Uzak durduğumuz sanat dallarıyla tanışıyor, seyirci olmayı öğreniyoruz!
İlk bölümde klasik müzik gösterisine davetliyiz.
Dünyaca ünlü Orkestra Şefi Cem Mansur rehberliğinde, Beethoven'dan Egmont Uvertürü, Musorgski'den Çıplak Dağda Bir Gece, Sibelius'tan Finlandiya'sı, Çaykovky'den 1812 Uvertürü ile başladık.
Cem Mansur yol gösteriyor, bilmek isteyeceğimiz açıklamalar yapıyor, notlar veriyor.
Klasik müziğe uzaksanız, bu programı dinleyerek başlayın.
Orkestra Şefi Cem Mansur 1981 - 89 yıları arasında İstanbul Devlet Operası’nın şefliğini yaptı, Londra'da İngiliz Oda Orkestrası'yla başlayarak yurt dışında uzun yıllar çalıştı. İngiliz Kraliyet Flarmoni Orkestrası'ndan Helsinki Flarmoni Orkestrası'na, Macaristan'dan Rusya'ya, Finlandiya'dan Güney Afrika'ya orkestra ve opera kuruluşlarında çalıştı.
İngiltere’nin alanındaki en eski ikinci kurumu olan 'Ipswich Koro Cemiyeti’nin fahri başkanı ve 2007 yılında kurduğu Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın kurucu şefi.
Halen Gedik Üniversitesi Filarmoni Orkestrası Genel Müzik Direktörü.